MARIA`NIN TESELLİSİ

MARIA`NIN TESELLİSİ

Mai 26, 2021 Makale Şiir 0

Muhafazakâr bir ailenin altıncı çocuğuyum. Türkiye`de 28 Şubat olaylarının yaşandığı o kapkaranlık günlerde lise çağındaydım. Bin kişilik lisede başı örtülü olan -yürek yemiş- sadece iki kız vardı. O günlerde ailemin örtünme ısrarlarına karşı mücadele ediyor ve bu baskıdan kurtulmak istiyordum. “İstemiyordum.’’ ; çünkü arkadaşlarım ne der endişesi yaşıyordum.

Bir gün yolum güzel insanlarla kesişti ve ben onlar sayesinde örtündüm. Ailemin desteğini almış olmanın ve onları memnun etmenin verdiği özgüvenle mutluydum artık. Üniversite yıllarımda ise okulun kampüsüne girmeden başımı açıyor ve çıkarken de örtüyordüm. Aynı durumlar iş hayatımızda da karşımıza çıkıyordu.

Zaman hızla geçiyordu. Her gün “Bir şeyler düzeliyor.” diye sevinirken meğer her şey alt üst oluyormuş. 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte zulümlerin altında presleniyordu ruhum, eşim tutuklanmış, ben ise gözaltına alınmıştım. Müslüman bir ülkede dernek üyeliği suçundan dolayı göz altına alınmak acıtsa da canımı,asıl yüreğimi yaralayan girdiğim karakol kapısında maruz kaldığım aranma şekliydi. O gün yeniden başörtüm başımdan çıkartılmış ve birkaç gün o şekilde bekletilmiştim. O günlerde nezarethanede değildim ben. Sütçü İmam’ın, “Bacılarının başını açtılar!” diye Kahramanmaraş`ı yaktığı günde idim. Hz. Ayşe’nin iftiraya maruz kalıp da gözlerindeki yaşların kana döndüğü çağda idim,

Aradan aylar geçti ve benim yolum bu kez de Yunanistan nezarethanesine düştü. Görevli polisin adımı söylemesiyle vücudumda bir gerginlik oluştu. Ben bir yandan da başörtümdeki iğneleri çıkarmaya başlamıştım.

Polis: Müslüman mısın ?
Ben : Evet.
Polis : Çıkartma örtünü! dedi.

Ağladım saatlerce. Oysa ben Müslüman bir ülkenin polisi tarafından azarlanmış ve kötü muamelelere maruz kalmıştım daha birkaç ay önce. Hayal bile etmiyordum bu saygıyı.

Yolum uzandı İsviçre Alplerinde 1300 metre yüksekte bir dağ kampına. İyi değildim ruhen; çünkü mülteci gömleğini giymiştim artık, sanırım uzuun yıllar çıkartamayacaktım üzerimden. Bulunduğum kampta örtülü iki bayandan biriydim. Ahh benim nazlı çiçeğim, güzel örtüm. Ne çileler çektik seninle, bir olduğumuz günden beri, yaşadıkça daha çok tutunduk birbirimize, daha çok sarıp sarmaladık hakikatleri, küsüşüyorduk bazen, darılıyorduk tüm bakışlara,
“Kocan mı zorladı?” sorularına yetmeyen lisanımızla cevap arıyorduk. Nasıl söylenirdi ki “ruhumuzun özgürlüğü” olduğunu başörtümüzün. Hedefimiz, kanat çırpmaktı efendimizin işaret ettiği iffet rüzgarına.

Yine bir gün doktor randevusu için bulunduğum kamptan şehir merkezine inmiştim. İşimi bitirdim ve tekrar otobüse binmek için hareket saatini beklerken bir kafeteryaya oturdum. Kapıdan giren herkes direkt bana bakıyordu. O bakışları görmemek için masanın üzerinde duran gazeteyi okuyordum. Maalesef azaltmıyordu hissettiğim rahatsızlığı. Oradan bir an önce uzaklaşmak istiyordum. Gönlümdeki kırıklıklarla, gittiğim her yere benimle gelen iç huzursuzluğumu da alıp, nihayet otobüse bindim ve 45 dakikalik yolda birçok şeyi yargılıyor, gözyaşlarına boğuluyordum. Kampa girdiğimde hâlimi gören eşim şu cümleyi kurarak beni teselli etmişti:
– İnandığı dini “cesurca” yaşayan insanlar, her zaman “saygı görme”ye layıktır.

Aksam yemeği saati gelmişti, yemekhaneye indik. Bizim yemekhanede sistem şöyle idi: Her masada 2 aile oturuyordu ve bizim masamızda da 2 çocuğu ile savaştan kaçmış Ukraynalı bir kadın oturuyordu. Birbirimizle konuşamıyorduk, sadece beden dili ve mimiklerimizle anlaşabiliyorduk. Her yemekten sonra çocuklarının başını okşardım ve o bayana “Başkalarının yanında çocuklarını azarlama, onları çok sev.” derdim. O aksam beynimdeki binlerce sorunun ve yüzümdeki hüznün etkisinde yemeğe inmiştim. Maria da yemek boyunca beni izlemiş ve üzgün olduğumu hissetmiş. Yemek bittiğinde, telefonundaki çeviri programına birşeyler yazıp okumamı istedi.
“SEN BENİM BU HAYATTA GÖRDÜĞÜM EN TATLI, EN GÜZEL VE EN İYİ KALPLİ MÜSLÜMANSIN. MÜSLÜMAN OLDUĞUNU BAŞÖRTÜNDEN ANLADIM. ÜZÜLMEYİ SANA YAKIŞTIRAMADIM.”

… ve ALLAHUTALA beni o gün Ukraynalı bir Hristiyan’ın sözleriyle teselli etmişti.