Kahramanmaraş depreminin hatırlattıkları

Kahramanmaraş depreminin hatırlattıkları

Februar 5, 2025 Blog 0

Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nde 6 Şubat 2023 tarihinde, meydana gelen iki büyük deprem, geniş çaplı yıkımlara ve büyük can kayıplarına yol açtı. Merkez üsleri Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan depremler, sırasıyla 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeydi.

Bu şiddetli sarsıntılar, Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Osmaniye ve Kilis başta olmak üzere birçok ili derinden etkiledi. O gün, Türkiye’nin Güneydoğusu âdeta kutsal metinlerde anlatılan büyük felaketlerden birini yaşadı.

Bölgedeki ilk sarsıntı, sabaha karşı saat 04.17’de meydana geldi. Dokuz saat sonra, bu kez 7,5 büyüklüğünde bir deprem daha yaşandı. Artçı sarsıntılar günlerce devam etti ve bu durum, arama-kurtarma çalışmalarını ciddi ölçüde zorlaştırdı. Depremlerin şiddeti ve yer kabuğundaki kırılmanın genişliği nedeniyle sarsıntılar, Türkiye’nin komşu ülkelerinde de hissedildi. Neredeyse tüm Ortadoğu coğrafyası bu büyük felaketten etkilendi.

Deprem bölgesinde büyük bir insanlık dramı yaşandı. Arama kurtarma ekiplerinin bölgeye geç ulaşması ve askerî birliklerin müdahalede gecikmesi, kamuoyunda büyük tartışmalara neden oldu. Enkaz altında kalan binlerce insan, saatlerce hatta günlerce yardım bekledi. Depremden bir süre sonra, camilerde tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi salalar okundu. İnsanlar henüz toprağa verilmeden duyulan bu salalar, felaketin en dramatik anlarından biri olarak hafızalara kazındı.

Arama-kurtarma çalışmalarının yavaş ilerlemesi, insanların kendi çabalarıyla enkaz altındaki yakınlarını kurtarmaya çalışması ve yardım organizasyonlarındaki aksaklıklar, felaketin hafızalara kazınan en acı hatıralarından biri oldu. Bölgeye gönüllülerin akın etmesi, dayanışma ruhunu güçlendirse de koordinasyon eksikliği nedeniyle birçok müdahale yetersiz kaldı. Depreme müdahale ve yardımlaşmanın siyasi tartışmalara malzeme edilmesi ise yaşanan trajediyi daha da derinleştirdi.

Bölgede yaşanan felaket, tüm dünyanın dikkatini çekti ve birçok ülke, Türkiye’ye yardım ulaştırmak için seferber oldu. Özellikle Azerbaycan halkı, depremzedelere destek olmak adına büyük bir dayanışma örneği sergiledi. Bakü’de, eski kırmızı aracının üzerine yorganlar yükleyerek Türkiye’deki depremzedelere ulaştırmak üzere yola çıkan Server Beşirli, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kardeşlik bağlarının güçlü bir simgesi hâline geldi. Ayrıca, dünyanın birçok ülkesinde, özellikle Avrupa’da yaşayan gurbetçiler arasında geniş çaplı yardımlaşma kampanyaları başlatıldı.

Deprem, binlerce binanın yıkılmasına ve on binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. AFAD’ın yaptığı açıklamalara göre, Türkiye’de 53.537, Suriye’de ise en az 8.476 kişi yaşamını yitirdi; toplamda 122 binden fazla insan yaralandı. Özellikle Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman gibi şehirlerde büyük yıkımlar meydana geldi. İlk gün 39 binden fazla bina yıkılırken, toplamda 518 bin konut ağır hasar aldı. Ayrıca 2 milyondan fazla insan barınma sorunu yaşarken, en az 5 milyon kişi farklı bölgelere göç etmek zorunda kaldı.

Özellikle sivil toplum kuruluşları, deprem bölgesine yardım ulaştırmak için büyük çaba gösterdi. Ahbap Derneği Başkanı ve rock müzik sanatçısı Haluk Levent’in başlattığı kampanyalar, halkın ve kurumların desteğini bir araya getirerek büyük takdir topladı.

Deprem sonrasında, geç de olsa Türkiye genelinde geniş çaplı arama-kurtarma çalışmaları başlatıldı. AFAD, Türk Silahlı Kuvvetleri, UMKE ve itfaiye ekipleri hızla bölgeye sevk edildi. Ayrıca, dünyanın dört bir yanından gelen uluslararası arama-kurtarma ekipleri de çalışmalara katıldı. Toplamda 94 ülkeden 141 binden fazla kişi, kurtarma operasyonlarına destek verdi. Enkaz altındaki insanlara ulaşabilmek için termal kameralar, dinleme cihazları ve diğer ileri teknoloji ekipmanlar kullanıldı. Ancak soğuk hava koşulları ve lojistik sorunlar nedeniyle müdahaleler zaman zaman aksadı.

Depremin ardından, bölgeden diğer şehirlere büyük bir göç dalgası başladı. İnsanlar, başka şehirlerde yaşayan akrabalarının yanına sığınabilmek için yola çıktı. Bazı hayırseverler ise depremzedelere evlerini açarak onlara barınma imkânı sundu.

Kahramanmaraş depremi, Türkiye ekonomisini derinden sarstı. Tarım, sanayi ve ticaret altyapısının zarar görmesi, bölgesel ekonomik kayıplara yol açtı. 2023 Meclis Deprem Araştırma Komisyonu raporuna göre, depremlerin Türkiye’ye maliyeti 148,8 milyar dolar olarak hesaplandı. Bu miktar, 1999 Marmara depreminin yol açtığı maddi kaybın yaklaşık altı katına denk geliyordu. Dünya Bankası ise depremin Suriye’ye doğrudan maliyetini 5,1 milyar dolar olarak açıkladı.

Ayrıca, afet sonrası Türkiye’de 658 bin, Suriye’de ise 170 bin kişinin işini kaybettiği bildirildi. Suriye halkı, uzun yıllar süren savaşın yaralarını sarmaya çalışırken, bu büyük felaketle hayatları bir kez daha altüst oldu. Bölge, savaşın yıkımı, kitlesel göçler ve yaşanan can kayıplarıyla âdeta bir cehennemi andırıyordu.

Deprem sonrasında, Türkiye’de afet yönetimi ve kentsel dönüşüm konularında önemli adımlar atılması gerektiği bir kez daha gündeme geldi. Türkiye hükûmeti, deprem bölgesi için 4. seviye alarm ilan ederek uluslararası yardımları kabul etti. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) depremler için 3. seviye acil durum ilan etti. Depremden etkilenen 10 ilde üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edilirken, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nde yedi günlük ulusal yas kararı alındı. Öte yandan, Ermenistan-Türkiye sınırı, yardım sevkiyatı amacıyla 30 yıl aradan sonra ilk kez açıldı.

2023 Kahramanmaraş depremleri, Türkiye tarihinin en büyük doğal afetlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Türkiye’nin bu felaketten çıkarması gereken önemli dersler var. Bir deprem ülkesi olmasına rağmen, yakın geçmişte hükûmet, oy kaygısıyla kapsamlı bir imar affı getirdi. Bu imar affı sayesinde, İstanbul ve Anadolu’daki birçok depreme dayanıksız binaya ruhsat verildi.

Güneydoğu Anadolu’da yaşanan bu büyük yıkımın ardında ciddi ihmaller zinciri bulunuyor. Hükûmetin, deprem riskini azaltmak için daha katı kurallar getirmesi gerekirken, kaçak yapılaşmaya ve yeterli güvenlik önlemleri alınmadan inşa edilen yapılara izin vermesi, bölgede yaşanan felaketin en büyük nedenlerinden biri oldu. Aynı durum, gelecekte Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşanabilecek afetler için de büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Yazan: Sezgin Akçay

 

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert